Hindistan
Home | Temel Bilgiler | Hindistan Tarihi | Ekonomi | Hinduizm | Tac Mahal | Delhi | Jaipur | Yoga | Hindistanda Dans | Hindistan'da Müzik | Videolar | Roportaj | Kaynaklar | Ziyaretçi defteri








Delhi

*******************************************************************************

 

Delhi Haritası

 

GÖRÜLECEK YERLER

|
Old Delhi
Şahcihanabad isimli 7. Delhi’nin surları Red Fort - Kızıl Kale’nin batısından itibaren yıkıntılar halinde uzanmaktadır. Bu duvarın en kuzeyindeki Keşmir Kapısı, İngiliz’lerin ümitsiz mücadelelerinin izlerini taşımaktadır. Bu kapının batısındaki Sabzi Mandi’de buradaki savaşta ölen İngilizlerin anısına yapılmış (İngilizlerin diktiği) bir anıt bulunmaktadır.

Old Delhi’nin ana caddesi, rengârenk bir pazar yeri görünümündeki Chandi Chowk’tur. Burası 24 saat süren müthiş kalabalığı, düzensizliği ve kaosu ile Hindistan’ın başka bir yönünü yansıtıyor gibidir. Yeni Delhi’nin düzgün, açık ve geniş caddelerine hiç benzemez. Chandi Chowk’un bir ucunda Red Fort öbür ucunda ise Jama Masjid (Cuma Camisi) karşı karşıya bulunur. Tam köşede, ünlü kuş hastanesi ve çıplak gezen rahipleriyle Jain tapınağı vardır.

chandi
jama
Chandi Chowk Meydanı
Jama Mescid
jain
Jain Tapınağı ve Kuş Hastanesi

Chandi Chowk’un içlerine doğru ilerlerseniz kaldırımlara kadar tertemiz mermerler ile kaplı bir Gurdwara ‘Sikh Tapınağı’ göreceksiniz. İçeriyi ziyaret etmek, fotoğraf çekmemek şartıyla serbesttir. Amritsar’daki Altın Tapınağı göremeyenler için kaçırılmaması gereken bir fırsat ! Biraz ileride de Sunehri Mescidi vardır. 1739 yılında Pers Kralı Nadir Şah’ın, Delhi işgali sırasında askerlerinin katliamlarını bu caminin çatısından seyrettiği söylenir.


Red Fort
Red fort

Bu kalenin Hint Dilindeki ismi Lal Qila (Lal=kırmızı, Qila=Kale) ismini kalenin yapıldığı taşların renginden almıştır. 1648 yılında Moğol imparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılmıştır. Şah Cihan bu kaleyi yaptırmış olmasına ve bu şehrin kendi ismini (Şahcihanabad) taşımasına rağmen, başkent olarak Agra’yı tercih etmiştir.

Red Fort’un yapıldığı günler Moğol imparatorluğunun en güçlü olduğu dönemlere rastlar. İmparator, Delhi sokaklarında büyük bir ihtişamla bir filin üzerinde gezintiye çıkar ve gücünü herkese gösterirdi.
Bu kale, günümüzde tipik bir Hint-Moğol tarihî eseridir. Kalenin girişinde sizi birçok gönüllü rehber, ıvır zıvır satan kişi çevreleyiverir. Red Fort’un hemen önündeki geniş çayırlıkta sürekli olarak panayırlar kurulur. Bu panayıra cambazlar, büyücüler, sihirbazlar ile şehrin serseri ve işsiz güçsüz takımı doluşur. Kalenin girişi, turistik malzeme satan birçok dükkânla dolmuştur.

Bütün bu engelleri aştıktan sonra geniş bahçeler, sakin ve huzurlu mekânlarla önünüzde birdenbire bambaşka bir dünyanın kapıları açılır. Kalenin arkasında Yamuna Nehri akmaktadır. Arka duvarların yüksekliği yer yer 32 metreye kadar çıkar. Şimdi Red Fort’ta gezilecek yerleri kısaca inceleyelim:

red fort
lahor gate
Lahore Kapısı : Red Fort’un ana giriş kapısıdır. Hemen girişte bulunan dükkânlar aslında eskiden Mine Pazar denilen halkın alışveriş ettiği bir yermiş, giderek turistik bir yer olmuş. Kapının hemen arka ucu, müzisyenlerin oturduğu ve ‘Naubat Khana’ (Nöbet Hane) denilen geniş bir salona açılır.


divan am
Divan-ı Aam
Divan-ı Aam : Kelime anlamı ‘Halkı Dinleme Salonu’ olan bu yerde İmparator, halkın şikâyetlerini ve önerilerini dinlermiş. Bu salonun duvarları mermer kaplı ve kralın oturduğu taht çeşitli değerli taşlarla süslüymüş, ancak iç savaş sırasında soyulmuş. Bu salon, daha sonra Lord Curzon tarafından restore edilmiştir.

has2
divan
Divan-ı Has
Divan-ı Has : ‘Hasları Dinleme Salonu’ anlamına gelen bu yerde imparator, özel ziyaretçilerle ve yüksek devlet büyükleriyle görüşüp, özel toplantılar düzenlerdi.
Salonun ortasında 1739 yılında Nadir Şah tarafından sökülerek İran’a götürülen ünlü ‘Tavuskuşu Süslü Taht’ bulunmaktaydı. Tek parça altından yapılmış olan bu tahtı süsleyen Tavuskuşu desenine safir, rubi, zümrüt ve inci gibi çeşitli değerli taşlar kakılarak işlenmişti. Bir başka desen olan papağan resmi ise tek parça zümrüttendi. Bu taht, günümüzde birçok parçası eksilmiş ve parçalanmış halde Tahran’da sergilenmektedir.
1760 yılında Maratha Kralı da gümüş kaplı tavanı sökerek götürmüştür. Bu nedenle günümüzde bir açık hava salonu görünümündedir. Bu salonun duvarlarından birinde yazılmış bir yazıtta Farsça bir şiirin iki dizesi şöyledir:
"Yeryüzünde bir cennet varsa
O burası, o burası, o burası."


hamam
Hamam'dan görünüm
Kraliyet Hamamı : Hasların Salonu’ndan sonra Kralın hamamı görülür. Buradaki üç geniş salon ve bir yanından akan çeşme hâlâ ayaktadır.

moti
Moti Mescid
Moti Mescid : Kelime anlamı ‘İnci Camisi’ olan bu mescid 1659 yılında Âlemgir tarafından yapılmıştır. Giriş için 5 Rupilik ekstra bir ücret ödemeniz gerekiyor.

Rang Mahal : ‘Renkli Saray’ ismini mermerin üzerine yapılmış olan renkli süslerden almıştır. Bu süsler ne yazık ki günümüze kadar gelememiştir. Has Mahal ise gene kralın özel yaşamı için ayrılmış olan bir yerdir. İçiçe üç salondan oluşan bu bölmeyi kral; ibadet, uyku ve oturma mekânı olarak kullanmaktaydı.

Mümtaz Mahal
diye anılan salonda küçük bir arkeoloji müzesi vardır.

Red Fort’ta her gece ses ve ışık gösterisi vardır. Bu gösteride Hint tarihi ve Red Fort hakkında bilgi verilmektedir. Gösteriler Hindi ve İngilizce dillerinde yapılır. Başlangıç saati mevsime göre değişir.

jantar
Jantar Mantar

 

Burası, 1725 yılında Jaipur sultanı Mihrace II. Jai Singh tarafından Rasathane olarak yaptırılmıştır. Connaught Place’e yakın olduğu için her zaman kolaylıkla ziyaret edilebilir. Burada bulunan dev boyutlardaki güneş saati saniyeleri bile saydırabilecek hassaslıkta çalışmaktadır. Güneş ve ay tutulmalarını hesaplayan, yıldızların yörüngelerini gösteren ve cennetlik bedenlerin geçişlerini inceleyen aletler yanyana inşa edilmiştir. İnşa edilmiş diyoruz çünkü bu aletlerin her biri orta büyüklükte birer apartman boyutundadır!

jama
Jama Masjid
İsmi Cuma Camisi anlamına gelen bu Cami, Hindistan’ın en büyük Camii ve Şah Cihan’ın mimarlık alanındaki en büyük eseridir. 1658 yılında yapılmıştır ve 25 bin kişinin namaz kılabileceği bir avlusu, üç büyük giriş kapısı, dört kulesi ve 40 metre yüksekliğindeki iki minaresi vardır.

fandiji
Raj Ghat
Yamuna Nehri’nin kıyısında Firuz Şah Kotla anıtının yakınında basit bir platform üzerinde siyah mermerden yapılmış sade bir anıt vardır. Burası Mahatma Gandi’nin 1948 yılında öldürüldükten sonra yakıldığı yerdir. 1964 yılında Gandi’nin yakın arkadaşı ve Hindistan’ın ilk başbakanı Javaharlal Nehru da öldükten sonra burada yakılmıştı. Raj Ghat, artık sık ağaçlı güzel bir park görünümündedir. Buradaki ağaçlardan birçoğunun üzerinde onu diken ünlülerin isimleri görülebilir. Bunlar arasında Kraliçe II. Elizabeth, Eisenhower ve Ho Chi Minh gibi isimler dikkati çekmektedir.

İndira Gandi Müzesi
İndira Gandi’nin yaşadığı ev aynı zamanda ofis olarak kullanılıyordu, ve Sikh koruyucuları tarafından suikaste uğradığında bu evdeydi. Burası daha sonra bir tür anı müzesi haline getirildi. Burada kişisel eşyaları, vurulduğu yerdeki ayak izleri koruma altına alınmış ve sergilenmektedir. Ayrıca oğlu Rajiv Gandi’nin de suikastte parçalanmış gömleği ayakkabıları da buradadır. Bir devletin iki başbakanının peşpeşe suikaste kurban gitmelerinin turistik bir malzeme olması ne kadar doğrudur, bizce tartışılır.

ashoka
Ashoka Sütunu ve Kutup Minaresi

 

Firuz Şah Kotla

5. Delhi kentinin kurucusu Firuz Şah Tuğlak’ın adını taşıyan sarayıdır. Buradan günümüze, sadece harabe duvarlar ve ünlü Ashoka sütunu kalan bu saray, Old Delhi ile New - Delhi arasında bulunur.

india gate
India Gate (Hindistan Kapısı)

India Gate

Raj Path diye bilinen Parlamento yolunun doğu ucunda bulunan bu yapı 42 metre yüksekliğinde, taştan yapılmış ve zaferi sembolize eden bir geçittir. 1. Dünya Savaşı’nda ve 1919 yılındaki Afganistan ile yapılan çatışmalarda ölen 90 bin Hint askerinin isimleri bu anıtın üzerine tek tek kazınmıştır. Bu arada 1. Dünya Savaşı askerleri arasında Çanakkale Savaşında Geliboluya İngiliz ordusu ile gelmiş olan Hint asıllı askerlerin de isimleri vardır.

bhavan
Rashtrapati Bhavan

Rashtrapati Bhavan

Burası, Hindistan Cumhurbaşkanının resmi ikametgâhıdır ve 1929 yılında yapılmıştır. Saraya benzeyen binası ve Moğol bahçeleriyle 130 hektarlık bir alan kaplar. İngiliz döneminde bu binada Hindistan’ın Genel Valisi oturmaktaydı. Son Genel Vali olan Lord Mountbatten zamanında 340 odalı olan bu binanın iç hizmetlerinde çok sayıda görevli çalışmaktaydı. Bahçe bakımında çalışan 418 kişiden 50’si görevleri sadece kuşları kovalamak olan oğlan çocuklarıydı.

musaum
musum

 

Ulusal Müze
Janpath’daki Ulusal Müze’de Hindistan tarihine ait pek çok eser görülebilir. Burada, M.Ö. 2 ve 3. yüzyıllara kadar uzanan Maurya dönemine ait tarihi kalıntılardan, güney Hindistan’ın Vijayanagar bölgesinin el işlerine ve değişik kabilelerin yerel giysilerine kadar pek çok eser sergilenmektedir. Bu müze, Delhi’de kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biridir. Pazartesi hariç her gün 10:00 - 17:00 arasında açıktır. Burada ayrıca çeşitli kültürel film gösterileri de sunulmaktadır.

nehru museum
Nehru Müzesi

Nehru Müzesi

Burada Hindistanın ilk başbakanı J. Nehru’nun kullandığı eşyalar, yaşamı, mücadelesi ve onunla ilgili basılmış eserler sergilenmektedir. Turist mevsiminde geceleri ses ve ışık gösterisi de yapılmaktadır.

kutup minar
ashoka
Kutup Minaresi
Ashoka Sütunu
Kutub Minaresi
Yeni Delhi’nin 15 km. kadar güneyinde olan bu kompleks yapının mimari özellikleri Hindistan’ın İslam egemenliğinde bulunduğu dönemlere kadar gider. Mimari yapısı ilk Afgan dönemi örneklerindendir. Kutub Minaresi (Qutab Minar) müslümanların Delhi’deki son Hindu Kralını yenmesi şerefine 1193 yılında yapılmıştır. Yüksekliği 73 metre, taban çapı 15, tepe çapı 2.5 metredir.
Minare aslında beş katlıdır. Her katı belirlemek için balkonlar yapılmıştır. Birinci kat kırmızı taştan, dördüncü ve beşinci kat ise mermerden yapılmıştır. Qutub-id Din, bu minareyi yaptırmaya başladığında sadece birinci katını bitirebilmiş, kendisinden sonra gelenler yapımı sürdürmüş, en son olarak 1368 yılında Firuz Şah Kotla yapıyı restorasyonu ile birlikte tamamlamıştır.

Kuvvet-ül İslam Camisi : Kitab Minaresi’nin yanında Hindistan’da yapılan ilk Cami olan "İslamın Gücü" camii bulunur. Qutub-id Din, bu caminin yapımını 1193 yılında tamamlamıştı. Aradan geçen asırlar boyunca bu yapıya sayısız ekleme, uzatma ve genişletmeler yapıldı. İlk yapı eski bir Hindu tapınağının üzerine inşa edilmişti. Doğu girişinde bulunan bir plakette bu olay, burada bulunan 27 putun parçalanması şeklinde anlatılmaktadır. Caminin mimari özellikleri Hindu ve Jain etkilerini göstermektedir.

Demir Sütun : 7 metre yüksekliğindeki bu sütun Caminin bahçesine yerleştirilmiştir. Bu demir sütunun Cami yapılmadan çok önceleri bile burada bulunduğu bilinmektedir. M.S. 5. yüzyılda Hindu Kralı Chandra Varman tarafından buraya yerleştirilmiştir. Ancak sütunun üzerindeki yazıt buraya da başka bir yerden getirilmiş olabileceğini göstermektedir. Bu sütunun Gupta dönemine ait olduğu ve tepesinde yarı kartal, yarı insan tanrı olan Garuda figürü taşımakta olduğu da söylenmektedir. Bu durumda sütunun bir Vishnu tapınağına ait olması gerekmektedir.
Bu yazıtta yer almayan en önemli şey bu demir sütunun hangi teknolojiyle bu kadar kusursuz yapılabildiği ve aradan geçen 2 bin yılda en küçük bir paslanmanın bile oluşmamasındaki gizemdir. Burada yaygın olan bir inanışa göre, eğer bir kişi kollarıyla bu sütunu sarabilirse her dileği yerine gelir.

Alai Minaresi : Alaiddin, hükümdarlığı sırasında bu Cami kompleksine çeşitli ekler yapmış, daha sonra büyük bir ihtirasa kapılarak Kutub Minaresinin tam olarak iki katı büyüklüğünde ve yüksekliğinde ikinci bir minare yaptırmaya karar vermişti. Ölümünde minarenin yüksekliği 27 metreye kadar ulaşmıştı, ancak daha sonra hiç kimse bu projeyi sürdürmedi. Yarım kalan minare burada görülebilir.

lotus kemple
Bahai Tapınağı (Lotus Temple)
Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan 7 Bahai tapınağından birisi de Yeni Delhi’de Tughlakabad’tadır. Bahai tapınakları bulundukları yörenin kültürel özelliğini yansıtacak bir mimariyle yapılmaktadır. Bu yüzden Delhi’deki bu tapınak, Lotus Çiçeği biçimindedir. Tabanı 34 metre, yüksekliği 70 metre olan tapınağın tamamı beyaz mermerden yapılmıştır. Lotus Tapınağının çevresini saran 9 havuzdaki su, doğal bir Air Condition etkisi yaratmaktadır. Lotus çiçeğini oluşturmak için yapılmış olan 45 Lotus yaprağı, tabana alttan bağlı olarak havada asılı duruyormuş hissi veren şaşırtıcı bir mühendislik eseridir. Tapınağın içi son derece sakindir. Bu durum, yapının çok geniş bir iç mekanı olması ve tapınakta konuşmanın yasak (!) olmasından ileri gelmektedir.
lotus temple
Lotus Tapınağının içeriden görünüşü
Bahai tapınakları dünyanın her yerinde bütün ırklar, dinler ve kastlar için 'Tanrıya ibadet'e adanmıştır. İbadet saatlerinde Bahai dininin kurucusu Hazreti Bahaullah’ın ilk sözleri, felsefesi ve kutsal metinleri okunur. Burada bu ibadetin dışında her zaman her türden ibadet, puja ve meditasyon yapmak sessiz kalmak şartıyla serbesttir.
 
 

 



Enter supporting content here